Turkuaz-safir renkli sulardan yükselen yeşil kadife kaplı görkemli dağları, zümrüt rengi ormanlarının arasında serpilmiş; devasa granit sırtları, sis bulutlarıyla çevrili yüksek kayalıkları, yamaçlara tutunan evleri, dev kaplumbağaları ve kendisine özgü deniz Hindistan cevizi ile Seyşeller şüphesiz Hint Okyanusu’nun en nadide ülkelerinden biri.

Seyşeller’i yeryüzündeki pek çok tropik adadan ayıran en büyük özelliği dünyada granitten oluşan tek okyanus adaları olması. Bu özelliği ile gün batımı adeta görsel bir şölene dönüşür. Sıcaklık yılın her ayında 25 derecenin üstünde ancak kasım ile mart ayları arasında muson yağmurları etkisinden dolayı bardaktan boşanırcasına yağan yağmura hazırlıklı olunmalı.

Seyşeller Gezilecek Yerler

155 adadan oluşan bu cennet ülkenin nüfusunun çok büyük bir kısmı ülkenin en büyük adası olan Mahe’de yer alıyor. Mahe’yi Praslin ve La Digue adaları takip ediyor. Adalar küçüldükçe geçmişten kıpırtılar hissetmeye başlarsınız ve daha da ufak adaları ziyaret ettikçe zaman kavramından uzaklaşırsınız. Bu anlamda Seyşeller, insanların var olmasından önceki dünyayı görebileceğiniz nadir yerlerdendir.

18.yüzyılda ilk olarak Fransızlar tarafından keşfedilmiş adalar, korsanların kaçış noktaları olmuş yüzyıllarca. Kayıp korsan hazinelerine ait efsaneler hâlâ anlatılır bu adalarda. Özellikle Mahe’deki Bel Ombre bölgesinde dünyaca ünlü korsan Olivier La Vasser’in milyonlarca Pound’luk hazinesinin hâlâ gömülü olduğuna inanılıyor.

Seyşeller, 184 yıllık geçmişiyle, yaşayan en yaşlı hayvan olarak kabul edilen ‘Esmeralda’ isimli dev kaplumbağaya ev sahipliği yapıyor. Adaların 1700’lü yılların sonunda keşfedildiği düşünülürse, Esmeralda’nın yaşayan bir tarih olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ne de olsa bugüne kadar 8 kral ve kraliçe ile 50 başbakan gördü.

Seyşeller Victoria Saat Kulesi
Victoria Saat Kulesi

Mahe’nin doğu sahilinde yer alan dünyanın en küçük başkenti Victoria, adını Kraliçe Victoria’dan almış. Başkentin en popüler uğrak yeri, Victoria’nın merkezinde yer alan ve şehrin sembolü haline gelen saat kulesi. Kule, sanıldığının aksine Londra’daki Big Ben’in değil, Victoria Station’un yakınındaki saat kulesi replikasıdır. 1901’de Kraliçe adına dikilen kulenin, saat başlarını iki kez çalmasının sebebinin ağırkanlı şehir sakinlerini harekete geçirmek olduğu söylenir.

Victoria’da deyim yerindeyse her yol Independence Avenue’ye çıkar. Yolun sonunda, Victoria’nın en popüler restoranı Pirates Arms’ta yöreye özgü farklı tatlar deneyebilirsiniz. Bu samimi restoran sokağa açıldığı için arkadaşlarınızla hiçbir zaman sohbet konusu sıkıntısı çekmezsiniz. Burada en özel yemekler elbette ki deniz mahsullerinden yapılır. Etrafları binlerce km okyanusla çevrili olduğu için, Seyşeller insanları her zaman en lezzetli ve en ulaşılması zor balıklara kolayca ulaşıp bunları (acılı, egzotik köri soslu balık yemeğine kadar) çeşitli şekilde pişirirler. Pirates Arms’ta özellikle papağan balığı (kakatwa) ile patates kızartması ikilisi sizin en özel menünüz olmaya aday. Ayrıca bir bardak tuz ve şekerle tatlandırılan taze sıkılmış misket limonu ile bunaltıcı tropikal iklimde serinleyebilirsiniz.

Seyşeller Yeme İçme
Kokonat

Victoria sokaklarında dolaşırken, her köşebaşında bulabileceğiniz susuzluğunuzu giderecek egzotik bir alternatif olan ‘kokonat (yeşil hindistan cevizi)’ kokteylini de deneyebilirsiniz. Bu, suyu andıran ama tamamen benzersiz bir tada sahip renksiz bir içecek. Ayrıca bizdeki patatese benzeyen ‘Bread fruit’ adı verilen ekmek ağacı meyvesi yerel halk tarafından sıklıkla tüketilen bir meyve. Bu meyveyi bir kez deneyenlerin Seyşeller’e mutlaka tekrar geleceğine inanılıyor, sırf bunun için bile denenebilir.

Size bu ülkeyi hatırlatması için, Victoria’nın merkezindeki hediyelik eşya dükkânlarından parlatılmış deniz kabukları, Hindistan cevizinden yapılmış objeler, boyanmış pareolar, rengârenk desenli plaj çantaları, yöreye özgü deniz Hindistan cevizi temalı magnetler ve balık motifli duvar plakaları satın alabilirsiniz. Bu adalarda el işi ahşap eşyalar da oldukça popüler. Ahşaptan yapılmış hayvan figürleri, vazolar ve kutular ilginizi çekebilir.

Sadece cumartesi günleri öğle vaktine kadar açık olan ve şehrin tek balık-meyve pazarı olan Sir Selwyn Selwyn-Clarke Market’ten taze balık ve meyve almak isterseniz, uykunuza yenik düşmeyip güneşin ilk ışıklarıyla birlikte orada olmalısınız. Her şey birkaç saatte tükenir.

Seyşeller Hindu Tapınağı
Hindu Tapınağı

Victoria’nın kuzey yakasında, göründüğü andan itibaren sizi etkisi altına alacak Hindu Tapınağı’na rastlarsınız. Daha önce hiç Hindu Tapınağı görmemişseniz, bu eşsiz tapınakta uzun bir süre vakit geçirebilir, fotoğraf molası verebilirsiniz.

Güney sınırında ise, tüm zarafetiyle konuklarını karşılayacak olan Botanik Bahçeleri’ni görürsünüz. 1901’de Fransız botanikçisi Dupont tarafından kurulmuş bu bahçelerde, dünyada yalnızca Seyşeller’de görebileceğiniz deniz Hindistan cevizinin ve dev kaplumbağaların yanı sıra, egzotik ağaçlar ve endemik türler de göz kamaştırır. Bu bahçelerde aynı zamanda nilüferlerle süslenmiş, yusufçukların suda dans ettiği güzellikte bir havuzla karşılaşırsınız. Bu havuzda şemsiyenin altında yağmur yağarken damlaların romantik dansını izlemeye dalar, hayatınızın belki de en huzurlu anına tanık olursunuz. Nehirle süslenmiş bu sihirli bahçede, eğer şanslıysanız yeryüzünde sadece bu bahçeye özgü mavi güvercinleri dahi görebilirsiniz! Bu eşsiz cennet bahçeyi görmeden Seyşeller’den kesinlikle ayrılmayın. Ne yazık ki bahçede serinlemek için bir şey satılmadığından, yanınızda su bulundurmayı kesinlikle ihmal etmeyin.

Rustik, sazlık damıyla, romantik mimarisiyle dikkat çeken Sunset Beach Hotel’in özel sahili olan Sunset Beach’e girebilmeniz için kapıdaki görevlilere epey dil dökmek zorunda kalabilirsiniz. Ancak bunu başarabilirseniz, deniz kıyısındaki yüksek bir burna inşa edilmiş barında gün batımını mutlaka izlemelisiniz. İnsan bu tarifsiz duyguyu ömründe kaç kez yaşayabilir ki? Barın yanındaki yüzme havuzunun sanki Hint Okyanusu ile birleşiyormuş gibi görünmesi de cabası.

Mahe Adası’nın atmosferini soluyabilmenin en kolay yolu bir araç kiralayıp meşhur Sans Souci yolu üzerinden adayı bir uçtan bir uca geçmektir. Ancak trafiğin İngiltere’deki gibi soldan akması sebebiyle bu sisteme alışık olmayanlar için taksi kiralamak daha mantıklıdır. Bu sayede adanın tüm sahillerinde yüzme deneyimini yaşayabilir, başkent Victoria’yı gezebilir, Morne Seychellious Ulusal Parkı eteklerinde harika fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz. Ulusal Park’taki çay plantasyonlarında güzel bir mola yeri olan Seychelles Tea and Coffee Company’de vanilya çayı içmek başka bir yerde tadamayacağınız deneyimler sunar. Dilerseniz şoförünüze hedef bir noktada beklemesini söyler, yolunuza dağ yürüyüşü şeklinde devam edebilirsiniz. Yolda size yıldız meyveleri eşlik eder. Türkiye’de çok pahalı ve bulunması zor olan bu meyve, Seyşeller’de Ulusal Park’taki çoğu ağaçta doğa ananın size birer armağanı olarak sunulur. Bu meyveler aynı zamanda kaplumbağaların en sevdiği meyvedir. Sessizliğin sadece kurbağaların, öten kuşların ve rüzgârda sallanan ağaçların sesiyle bozulduğu bu eşsiz güzellikteki bölgeyi görmek için dağ yürüyüşünü tercih etmeye değer.

Sunset Beach Seyşeller
Sunset Beach

‘Cat cocos’ adı verilen hızlı feribotlarla Victoria iskelesinden çıkarak çevre adaları ziyaret edebilirsiniz. Özellikle Mahe’den 1 saatlik mesafedeki Praslin Adası‘nda henüz insan eli değmemiş ve Unesco’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ‘Vallee De Mai’ palmiye ormanının dünyada bir benzeri daha yoktur. Bu sihirli ormanda ülkenin sembolü olan ‘Coco De Mer’ (deniz Hindistan cevizi)’in yanı sıra birçok endemik palmiye türleri ve yalnızca bu ormanda yaşayan siyah papağan yer alır. Siyah papağanı gözlemlemek oldukça zordur. Yaklaşık 35 metreyi bulan palmiyelerin dallarında yaşayan bu gizemli kuşların seslerini bolca duyarsınız ancak görebilmeniz için şanslı gününüzde olmalısınız.

Vallee De Mai Ormanı‘nda yetişen deniz Hindistan cevizinin dişi meyvesinin şekli esrarlı bir şekilde kadın kalçasına benzer. Daha ilginç olan ise, erkek ağaçların çiçeklerinin şeklinin dev bir fallusu çağrıştırmasıdır. Bu esrarengiz rastlantı; ağacın efsanelere konu olmasına sebep olmuş, meyvelerin arasındaki gizem insanların onlara doğaüstü anlamlar yüklemesine bile yol açmış. Ülkedeki çoğu tuvaletlerin kapısında kadın ya da erkek yazmaz, bu meyve ve çiçeği bol bol görürsünüz.

Praslin Adası’nda Vallee De Mai’den çıktığınızda, insan yaşamının Mahe’ye göre daha yavaş olduğunu gözlemlersiniz. Ada, zamanı Mahe’ye göre sanki 20 yıl geriden takip ediyor gibidir. Araç yolları çoğu yere uğramaz. Gitmek istediğiniz sahillere bisiklet kiralayarak gitmek zorunda kalabilirsiniz. Praslin’in en ünlü sahili, şüphesiz ‘dünyanın en güzel kumsalı’ anketlerinde liste başlarında yer alan Anse Lazio Sahili‘dir. Kumsal yüzmek ve şnorkelle dalmak için mükemmeldir. Yerlere kadar eğilmiş palmiye dalları, dev granit kayaları ve uçsuz bucaksız kumsalı o kadar doğal ve eşsizdir ki sadece seyretmek bile sizi modern hayatın tüm baskılarından ve sıkıntılarından kurtarmaya yeter. Ancak bu müthiş sahilin ahengini bozacak gerçeği hatırlatmakta fayda var: Mercan kayalıkları ile korunmayan bu sahilde 2011’de İtalyan bir çift köpekbalığı saldırısından dolayı hayatını kaybetmiş. Adaların okyanusun tam ortasında olduğu gerçeği akıllardan çıkarılmamalı!

La Digue aynı zamanda içinde mücevher değerinde bir sahili barındırır: Anse Source D’Argent. Hızlı feribotlarla Mahe’den 1,5 saatlik mesafedeki La Digue vapur iskelesinden ister öküz arabası ile ister bisiklet kiralayarak bu koya ulaşabilirsiniz. Çoğu sıralamaya göre dünyanın en iyi kumsalı olarak anılan ve ‘Gümüş Bahar Koyu’ anlamına gelen Anse Source D’Argent, ilahi bir heykeltıraş tarafından yapılmış gibi granit kayalar ile süslü dünyada eşi benzerine rastlanmamış bir plajdır. Vanilya ağaçları arasından, iri kayalardan oluşan geçitlerden yürüyüp, dev kaplumbağaları yıldız meyveleri ile besledikten sonra sahile ayak bastığınız anda, sanki adanın oluşumu sırasında plaja granit kayalar yağmış ve etrafını palmiyeler kaplamış hissine kapılırsınız. Burası, belki de yeryüzünde görebileceğiniz en fotojenik yerdir. Sahili, içinde barındırdığı canlı deniz bitkilerinden dolayı her ne kadar yüzmeye çok elverişli olmasa da, sadece kartpostallarda gördüğümüz bu kristal sularda şnorkel dalışları yapmanın heyecanını ömrünüz boyunca unutamayacaksınız. Bir elinizde sahildeki gençlerden satın aldığınız kokonatınızı yudumlarken, diğer elinizle fotoğraf makinenizi alıp birbirinden güzel kareler yakalayabilirsiniz.

Moyenne Tekne Turu Seyşeller
Moyenne Adası

Seyşeller’de, kişiye özel botlarla seyahat ederek yerleşik yaşamın olmadığı bakir adalar ve koyları görebilme şansını yakalayabilirsiniz. Bu adalardan Mahe’ye en yakın ve egzotik olanı Moyenne Adası’dır. Mahe’nin doğusundan yaklaşık 30 dakikalık mesafedeki bu ada, insanların ayak basmadan önce Seyşeller’in nasıl bir yer olduğunu merak edenler için tam bir biçilmiş kaftandır. Tom Hanks’in ‘Cast A Way’ filmindeki adayı andıran bu ada eşsiz kumsalı ve bakir ormanı ile ziyaretçilerini bekler.

Ada, siz ayak bastığınız andan itibaren burada yalnız olduğunuzu hissettirir. Sessizliği bozan yalnızca deniz dalgaları ve çok çeşitli kuş sesleridir. Adada serbest dolaşan dev kaplumbağalar ve bir köpek dışında yolculuğunuza eşlik eden kimse olmaz. Vahşi bir orman yolundan ve yamaçlardan indikten sonra o eşsiz kumsala varırsınız, ağaçların arasından süzülmüş güneş parçaları ile bezenmiş deniz son derece davetkâr ve ilham verici. Adanın gizemli ormanını gezerken ziyaretçilerin kaybolmaması için orman yolundaki belli başlı kayaların üzeri kırmızı renkle boyanmıştır. Ormanda, harabe bir kilisenin yanında yıllar önce burada yaşamış üç kişinin taştan mezarı bulunur. Vahşi ormanın ortasında bu esrarengiz ve egzotik bölgede dinlenme molası verebilir ve fotoğraf çekerek anı ölümsüzleştirebilirsiniz. Doğallığı ile kendisine hayran bırakan Moyanne Adası, insan izine pek rastlayamayacağınız ender yerlerden biri.

Ste Anne Marine Ulusal Deniz Parkı
Ste Anne Marine Ulusal Deniz Parkı

Moyanne Adası sonrası, botla sadece beş dakika mesafede olan Seyşeller’in diğer popüler mekânlardan Ste Anne Marine Ulusal Deniz Parkı’nı ziyaret edebilirsiniz. Parkın zümrüt yeşili sularında şnorkel dalışları yaparak harika anlar geçirebilir, yeryüzünde belki de başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz su altı yaşamını, mercan kayalıklarını, rengârenk endemik türdeki balıkları ve binlerce çeşit deniz canlısını bir dalış programına katılarak izleyebilirsiniz.

Dünyanın tropik cennetlerinden bir tanesi olarak kabul edilen Seyşeller, Hint Okyanusu’nun nefes kesici manzarası eşliğinde bakir sahillerin tadını çıkarabileceğiniz muhteşem bir adalar ülkesi. Ender bulunan flora ve faunası, bembeyaz kumsalları, masalımsı su altı dünyası ve zümrüt yeşili suları ile turizm dünyasında önemli bir yere sahip. Yapacağınız tatil programlarında doğanın mucizesi bu adalara yer vermeyi ihmal etmeyin.

Mehmet Fatih Ürünveren

Bu yazı CNN Türk Seyahat sayfasında yayınlanmıştır.

4 YORUMLAR

NEDEN BİR YORUM YAZMIYORSUN?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz