Tiber Irmağı üzerinde yedi tepe üzerine kurulmuş Roma, şüphesiz dünyanın en özel şehirlerinden biri. Tarihi, sanatı, estetiği, lezzetleri ve romantizmiyle insanı kendisine hayran bırakan muhteşem bir şehir. Eğer ilk kez yurt dışına çıkıyorsanız ve ilk tercihiniz Roma ise, hem çok güzel hem de çok riskli bir durum bu. Kentin büyüleyici atmosferi sizi öyle derinden etkiliyor ki sonrasında gittiğiniz tüm şehirleri ister istemez Roma ile karşılaştırıyorsunuz. Beğenmeme ihtimaliniz ise hayli yüksek.
Hakkında ne kadar okuyup araştırsanız da, Roma öyle bir yer ki siz de burayı görmüş tüm insanlar gibi onu övgülere boğacak, cazibesini anlatmaya doyamayacaksınız. Peki, Roma’dayken kendinizi hiç de oranın yerlisi gibi hissetmemeye hazır mısınız? Nedeni gezilecek yerlerin fazlalığından ziyade gördükçe dahasına olan yoğun arzu. En güzeli de bir şehir haritası edinip Roma’yı adım adım yaşayarak gezmek.
72 Saatte Roma Gezilecek Yerler
Aslında hemen hemen tüm Roma gezi planları birbirine benzese de eğer kısıtlı zamanınız varsa, Roma’nın “görülmesi gereken yerler” listesindeki her yerini nasıl gezersiniz? İşte size 72 Saatte Roma rehberi.
Eğer 72 saat gibi bir sürede Roma’yı gezmek gibi bir planınız varsa şehre iner inmez hemen bir Roma Pass edinmeniz hayati önemde. Bu sayede 3 gün şehri içi ulaşımdan ücretsiz yararlanacak ve 2 müzeyi ücretsiz gezme hakkına sahip olacaksınız. Roma Pass’ı olanlar için ayrı bir giriş bulunan yerlerde saatler süren sıralar beklemeyeceksiniz.
Tavsiyeler
Roma’da gezilecek yerlerin tamamı yürüme mesafesinde bulunuyor. Ulaşım araçlarını sabahları zamandan tasarruf emek ve yorgunluktan dolayı günün sonunda otele dönmek için kullanabilirsiniz. Şehrin tamamını yürüyerek gezebilir bu sayede güzel noktaları keşfedebilirsiniz. Özellikle kalabalık meydanlarda hırsızlık olaylarına karşı dikkatli olun, sonuçta bir turist olarak hırsızların ilk hedefi siz olacaksınız. Tatiliniz zehir olmasın.
Yeme-içme konusunda muhakkak pizza ve makarna deneyin. Türkiye’deki pizzalardan farklı olarak, daha kıtır kıtır, üzerindeki malzeme miktarı daha sade, kendine özgü bir tadı var. Makarnaları da oldukça güzel. Ayrıca dondurmanın tadına bakmadan da dönmeyin. Kahveniz ılık gelirse şaşırmayın, hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde içine konulan sütün soğuk olması sebebiyle kahve böyle servis ediliyor. Roma’nın her yanında içilebilir çeşmeler bulunuyor, yanınızda boş bir su şişesi taşıdığınızda bu çeşmelerden doldurabilirsiniz. Marketlerde satılan sular genelde bizim maden sularının gazsız olanı.
Birinci Gün: Kolezyum, Konstantin Takı, Roma Forumu, Palantino Tepesi, Vittorio Emanuele II Abidesi ve Pantheon Kilisesi, Aşk Çeşmesi ve İspanyol Merdivenleri
1. Kolezyum
İlk gün Roma’nın tarihi havasını solumak için erkenden Termini’den metroya atlayıp (B hattı-mavi hat) Colesseo durağında iniyorsunuz, hedefiniz Kolezyum (Colesseo). Muhteşem görüntüsüyle metrodan çıkar çıkmaz sizi karşılayacak olan Kolezyuma, Roma Pass’ınız sayesinde yüzlerce metrelik kuyruğa takılmadan giriyorsunuz.
Roma Pass ücretsiz müze hakkınızın ilkini burada kullanıyorsunuz ve aynı bilet 24 saat süreyle Palatino için de geçerli. Foro Romano ise ücretsiz. Dolayısıyla her üçünü de tek bilet hakkını kullanarak Roma Pass ile gezmiş oluyorsunuz. Roma’nın sokak ve caddelerinde bol miktarda bulunan çeşmelerden yanınızdaki şişeyi mutlaka doldurun. Zira her yerde özellikle de Kolezyum, Paletino ve Foro Romano içinde su satılmıyor.
Kolezyum Roma’nın en önemli simgelerinden biri. Tarihin en çarpıcı olaylarına sahne olan bu kalıntı, zamanında kölelerin ölümüne savaştığı ve insanların futbol maçı izler gibi gösterileri izlediği bir mekân. Oldukça etkileneceğiniz kolezyumu gezmek 2 saatinizi alacak. Kolezyumun hemen önündeki Arch of Constantine (Constantine Kemeri)’in de gezdiğinizde kolezyum ziyaretiniz bitmiş oluyor.
Bir tavsiye: Kolezyum’da turistler için hediyelik eşya içeren bölümde Roma’yı anlatan rehberler var. Rehberde, şu an birçoğu yıkık halde bulunan önemli yer ve yapıların eski zamanlardaki orijinal hallerini içeren kolaj şeklinde bir sunum mevcut. Bu rehberi aldığınızda hem tarihi geçmişi, hem de zamanın ruhunu anlamak adına sizin için çok faydalı olacak. Aksi halde pek bir şey ifade etmeyen yıkıntıların arasında gezinirsiniz o kadar.
2. Konstantin Takı, Roma Forumu, Palantino Tepesi
Kolezyumdan çıktıktan sonra yönlendirme levhalarını takip ederek Palatino‘ya yürüyorsunuz. İkinci durağınız olan Arch of Constantine’e girmek için de yine Roma Pass kartınızı okutmanız gerekecek. Zafer Takı veya Konstantin Takı olarak adlandırılan bu yapı MS.317 yılında, İmparator Konstantin tarafından, kendisini içten yıkmak isteyen düşmanı Aksenyus’a karşı kazandığı zaferin anısına yaptırılmış. Özelliği ise dünyada en çok kopyası yapılan eserlerinden oluşu.
Burası gezilmesi en az bir saatinizi alacak olan antik Roma kalıntıların bulunduğu geniş bir bölge. Oradan da yine levhaları takip ederek Foro Romano‘ya geçebilirsiniz çünkü bu iki yer birbirine bağlı ve ayrı bir girişi yok. Forro Romano (Roma Forumu) Roma’nın ilk şehir merkezi. Heykellerin, sarayların, tapınakların toplandığı, tarihte, dönemin tüm önemli olaylarının yaşandığı, idari ve ticari kararların alındığı bir bölge. Bu geçiş bölgesinde Roma’yı yukarıdan görecek kimi tepecikler var, bu bölgeleri es geçmeyin, tarihi şehri içine alan çok güzel fotoğraflar yakalayabilirsiniz. Foro Romano‘da yine Selçuk Efes benzeri tarihi Roma döneminden kalma kalıntılar içeriyor.
Hemen sağ bölümde, arkadaki tepe ise Roma şehrinin Romus ve Romulus tarafından ilk kurulduğu ve Vespa Tapınağının da bulunduğu Palatino Tepesi yer alıyor ve manzarası için merdivenleri tırmanmaya değer emin olun.
Evet 2 saatte Kolezyumu, 1 saatte Palatino’yu ve 1 saatte de Foro Romano’yu gezdikten sonra epey yoruldunuz ve artık dinlenme zamanı geldi. Foro Romano’dan çıkıp Venezia Meydanı’na (Piazza Venezia) doğru yürüyorsunuz. Burada oturup dinlenmek ve bir şeyler atıştırmak için kafe ve restoranlar bulunuyor. Afiyet olsun!
3. Vittorio Emanuele II Abidesi ve Pantheon Kilisesi
Enerji topladıktan sonra geldik Monumente Vittoria Emanuele II’ye. Venezia Meydanında aynı zamanda İtalya‘nın ilk kralı Vittoria Emanuele II anısına yapılmış devasa bir anıt bulunuyor. Roma’nın tarihi dokusuna aykırı görünen bu anıt İtalyanlar tarafından da pek kabul görmüyormuş. Abide beyaz, saf mermerden inşa edilmiş görkemli merdivenlere ve Corinthian sütunları, at üstündeki Vittorio Emanuele, tanrıça Victoria’nın üstünde olduğu dört at heykeli gibi heykellere sahip.
Bir tavsiye: Bu anıtın sağ kısmındaki merdivenleri tırmanarak biraz ilerlediğinizde Foro Romano’yu gören küçük bir avluya çıkacaksınız. Buradan tarihi Roma’yı içine alan şahane fotoğraflar yakalayabilirsiniz.
Bu meydanı gezdikten sonra hedef şu an kilise olarak kullanılan eski bir Pagan tapınağı olan Pantheon. Tapınağa yürürken ara sokakları kullanmaya gayret edin, dar İtalyan sokaklarını keşfetmek size ayrı bir keyif verecek. Roma’da birçok kilise-manastır bulunmasına rağmen, burası mutlaka ziyaret edilmeli çünkü MS.27 yılında, Marcus Agrippa tarafından Venüs ve Mars Tapınağı olarak inşa edilmiş. Devasa sütunları, 20 ton ağırlığındaki bronz kapısı, kalın duvarları ve kasvetli görünümüyle oldukça farklı bir yapı.
İçeriyi gezdikten sonra karşısındaki meydanda bir süre oturup dinlenebilir ve etrafı izleyebilirsiniz. İkinci bir seçenek ise Fontana Di Trevi (Aşk Çeşmesi)’ne doğru yolunuza devam etmek.
Bir tavsiye: Pantheon ile Aşk Çeşmesi arasında Pantheon ‘a yakın bir mesafede şirin bir tahta oyuncakçı dükkânı var, muhakkak ziyaret edin pişman olmayacaksınız. Roma’dan dönüş için güzel hediyelikler bulacaksınız.
4. Aşk Çeşmesi ve İspanyol Merdivenleri
Yürüyerek geldiğiniz Aşk Çeşmesi (Fontana di Trevi) her daim kalabalık bir meydan. Farklı bir atmosfere sahip olan bu meydanın bir de havuzu bulunuyor. Havuzun özelliği ise gelen her ziyaretçinin buraya para atması. Paralar her gece görevliler tarafından toplanıp, şehirdeki sosyal sorumluluk projelerine ve Romalı yoksullara aktarılıyormuş. Ha bu arada havuza bozuk para atmayı ihmal etmeyin. Unutmayın parayı arkanız dönük olarak omzunuzun üstünden atacaksınız ve ilk para için bir dilek tutacaksınız, ikinci para ise tekrar Roma’ya gelmeniz için.
Bir tavsiye: Aşk çeşmesinin bulunduğu bu küçük meydanda pek çok mağaza, restoran, hediyelik eşya dükkânları ve meşhur Roma dondurmacıları bulunuyor. Sonraki hedefiniz olan Piazza di Spagna’daki Spanish Steps yani Spagna Meydanındaki İspanyol Merdivenlerine doğru yürürken dondurma ile serinlemek iyi bir fikir.
1726 yılında yapılan ve 138 basamaktan oluşan İspanyol Merdivenleri (Spanish Steps) turistlerin uğrak yeri. Siz de diğer turistler gibi burada biraz vakit geçirip sonra karşısındaki ünlü alışveriş sokağı Via Condotti’yi gezebilirsiniz. Uluslararası markalarla dolu bu caddede vitrinlere bakmak eğlenceli olabilir.
Hava karardı. Yemek vakti geldi de geçiyor. Aşk Çeşmesi istikametine doğru yürüyüp güzel olduğunu düşündüğünüz, içinizin sindiği herhangi bir restorana oturup pizza veya makarna deneyebilirsiniz. Merak etmeyin hemen hemen hepsi fiyat ve lezzet olarak birbirinin aynı.
Bu kadar yoğun bir günün sonrasında enerjiniz kaldıysa ne ala, Roma gecelerine akabilirsiniz. Fakat tavsiyemiz direkt otel, yarın Vatikan’a gidiyoruz…
İkinci Gün: San Pietro Bazilikası, Vatikan Müzesi ve Sistine Şapeli
1. San Pietro Bazilikası, Vatikan Müzesi ve Sistine Şapeli, Sant’Angelo Kalesi ve Köprüsü ile Meydanlar
Bugün günlerden Vatikan: Yani Basilica’ya (Aziz Petrus Bazilikası), Vatican Museum’a ve dolayısıyla Sistina Chapel’ine gidiyorsunuz. Vatikan her daim kalabalık bir yer olduğu için kuyrukta saatlerce beklemek istemiyorsanız sabah erkenden kalkıp yola düşüyorsunuz. Termini istasyonundan bindiğiniz 64 No’lu otobüs sizi Basilica di San Pietro önünde indiriyor. Burası Katolik Hristiyan âleminin en önemli kilisesi. Karşınızda devasa bir yapı durmakta. Sabahın erken saati olmasına rağmen muazzam bir kuyruk sizi bekliyor olacak. Telaşlanmayın sıra çabuk ilerleyecek.
Önemli!
Vatikan’a girmek için uygun kıyafetler gerekiyor. İçeri kısa şortla veya mini etekle girmek mümkün olmadığı gibi kesici türden aletlere de izin verilmiyor. Bazilikayı gezmenin ücretsiz olduğunu hatırlatalım. Bugünkü planınız sırayla San Pietro Bazilikasını gezmek, sonra Vatican Museum’u ziyaret, Castel Sant’Angelo’yu görmek ve geri kalan zamanda da meydan meydan dolaşmak…
Kısaca Vatikan City‘den bahsedelim. Burası Katolik Hristiyanlığının merkezi sayılan, papanın yaşadığı dünyanın en küçük ülkesi. 44 hektarlık bir arazi üzerine kurulmuş olan ülkenin 1000’e yakın nüfusu var. 110 İsviçreli asker tarafından korunan, kendine ait bayrağı, posta hizmeti gibi özellikleri bulunan Vatikan, bir nevi ülke içinde ülke.
San Pietro Bazilikasında görmeyi planladığınız Michelangelo’nun La Pieta’sı ve The Dome (Kubbe) bulunuyor. Bazilikanın içinde ilerlemeden önce girişin sağ tarafta Michelangelo’nun Hz. İsa çarmığa gerildikten sonra Hz. Meryem’in kollarında cansız olarak tasvir edilen Pieta’sını görüyorsunuz. Bu eser daha önce saldırıya uğradığı için şu an kurşungeçirmez bir cam arkasında sergileniyor.
Bazilikayı gezmeyi bitirdikten sonra dışarı çıkıp sol taraftaki Dome’a doğru ilerleyin. Dome’a çıkış ücretli: Asasör ve merdivenler 7, yalnızca merdivenler 6 Avro. Asansör ve merdiven tavsiye olunur çünkü yalnızca merdiveni kullanmak epey yorucu oluyor. Çıkışın ikinci kısmı ise daha zevkli. O eğimli kubbeye giderek eğimli hale gelen merdivenlerden tırmanmak insana farklı bir his veriyor. Çıktığınız yerde ise çok güzel bir Roma manzarası sizi bekliyor.
Dome’a tırmanışta aşağıda çok uzun bir kuyruk, yukarıya çıktığınızda ise çok kalabalık bir topluluk sizi bekliyor olacak. Zaten yukarıdaki daracık alana yığılan kalabalığı gördüğünüzde aşağıdaki kuyruğun sebebini daha iyi anlayacaksınız. Dome’a tırmanış yaşlılar, hamileler ve kapalı mekân korkusu olanlar için tavsiye edilmiyor, uyarı yazılarını görebilirsiniz.
Bazilika ve Dome’u tamamladığınızda saat öğleni geçmiş olabilir ve kalabalıktan dolayı planınız aksayabilir. Vatican Museum’da da sizi epey uzun bir kuyruk bekleyeceğini hatırlatmakta fayda var. Ayrıca Vatikan ayrı bir ülke sayıldığı için Roma Pass kartı burada geçmiyor, bu nedenle Vatican Museum için ayrıca 15 Euro ücret ödemeniz gerekiyor.
Vatikan Müzesi, toplam 54 galeriden oluşan dünyanın en büyük müzelerinden biri. Roma Katolik Kilisesi tarafından Rönesans’ta inşa edilmiş dünyanın önemli heykellerine ev sahipliği yapan çok önemli bir yapı. Her tarafı altınlarla kaplı, Hristiyanlık tarihine dair birçok eserin bulunduğu bir müze olan Vatikan Müzesinde, 1508-1512 yılları arasında, Michelangelo tarafından yapılan, rönesans dönemi resimlerinin bulunduğu Sistine Şapeli (Capella Sistina) bölümü yer alıyor.
Bir tavsiye: Şapel içinde fotoğraf ve video çekmek, yüksek sesli konuşmak ve gürültü yapmak yasak. Görevliler ziyaretçilerin arasında dolaşarak sürekli uyarıyor.
2. Sant’Angelo Kalesi ve Köprüsü ile Meydanlar
Basilica’dan çıktıktan sonra yürüyerek Sant’Angelo Kalesine (Castel Sant’Angelo) ne ulaşmak mümkün. Kalenin hemen önünde trafiğe kapalı olan Sant Angelo Köprüsünden kaleye giriyorsunuz. Vatikan’ın savunması için yapılan Sant’Angelo Köprüsü sonradan Bernini’nin stüdyosu olarak kullanılmış bu nedenle onun heykelleriyle süslü.
Eğer Roma Pass’ınızı farklı bir müzede kullanmayacaksanız burada kullanabilirsiniz. Normalde kaleye giriş ücreti 8 Avro. Kalenin içini gezdikten sonra en üst kısmına kadar çıkacaksınız. Burada yine güzel bir Vatikan manzarası sizi bekliyor olacak. Kaleden bol bol fotoğraf çekebilirsiniz.
Silindirik bir yapıda olan kale ise bir süre hapishane olarak da kullanılmış. Veba salgını sırasında, salgını bitiren bir meleğin indiğine inanılan kalenin tepesinde Rafael tarafından yapılan melek heykeli bulunuyor.
Kaleden çıktıktan sonra Tevere Nehri kıyısından Campo de Fiori Meydanı istikametinde yürüyorsunuz, güzel manzaralı bu yürüyüş sizi Fiori Meydanına çıkaracak. Bu meydanda dinlenme molası verebilir ya da kurulan pazardan alışveriş yapabilirsiniz.
Bir tavsiye: Fiori Meydanındaki “Blue Ice” isimli dondurmacıdan zevkinize uygun bir dondurma alın.
Bu meydanı da gezdikten sonra geniş caddenin karşısındaki, büyük ve oldukça kalabalık olan oval şekildeki Navona Meydanına çıkıyorsunuz. Gösteri yapan insanların, ressam ve sanatçıların, kafe ve restoranların bulunduğu meydana ulaştığınızda hava neredeyse kararmış olacak ve Roma’da 2.günü tamamlamış olacaksınız. Tavsiye olarak yakınlardaki Pantheon ve Aşk Çeşmesi civarında dolaşabilirsiniz.
Üçüncü Gün: Piazza del Popolo, Borghese Parkı ve Trastevere
1. Popola Meydanı, Borghese Parkı ve Trastevere
Gezinin son gününde Roma’da görmediğiniz tek meydan olan Piazza del Popola’ya gidecek oradan yürüyerek ulaştığınız Borghese Parkını (Villa Borghese) ziyaret edeceksiniz. Burası oldukça büyük bir park ve neredeyse yarım gününüzü alacak. İkinci bir seçenek olarak nehrin diğer kıyısındaki Trastavere Bölgesini de gezebilirsiniz. Eğer bir Pazar günü burada bulunuyorsanız Trastavere Bölgesinde kurulan sokak pazarını gezmek en iyi aktivite olacaktır.
Roma’nın en büyük meydanı olan Piazza del Popolo, şehrin kuzey girişinde bulunan, metronun A hattı ile “Spagna” veya “Flamino” durağında inerek ulaşabileceğiniz bir meydan. Piazza del Popolo via del Corso ile Piazza del Flaminio arasında yer alıyor. Eğer meydana otobüsle gitmek isterseniz 95, 88, 117, 495, 119 ve 490 No’lu otobüslere binebilirsiniz. Meydanın hemen girişindeki Santa Maria in Monte Santo ve Santa Mmaria dei Miracoli Kiliselerini gezebilirsiniz. Restoran ve kafelerin bulunduğu meydanı mini gezi treni ile turlayabilirsiniz.
1700 dönümlük alana yayılmış olan Borghese Parkında bahçeler, çeşmeler, heykeller, korular ve yürüyüş yolları ile bir su saati yer alıyor. Via Flaminia ile Via Pinciana arasında bulunan ve Piazzale Flaminio, Piazza del Popolo, Via Trinità dei Monti ve Corso İtalia girişleri bulunan Borghese Parkına metronun “Flaminia” ya da “Spagna” duraklarında inerek veya 52, 53, 116 No’lu otobüslerle ulaşabilirsiniz.
Trastevere Bölgesi, Tiber Nehri’nin batı yakasında, Vatikan’ın güneyinde yer alıyor. Ortaçağ atmosferini yaşatan dar sokaklarındaki popüler kafeler, restoranlar, sanat galerileri gün boyunca turistlerle dolu. Santa Maria Meydanı ise Trastevere’nin kalbi. Roma’nın ilk kiliselerinden olan ve üçüncü yüzyılda yapılan Santa Maria Kilisesini gezebilirsiniz.
Roma’da iki gün yürüyerek tüm şehri gezdim. İspanyol merdivenleri, Pantheon, Vatikan, Collesıum…beni en çok etkileyen yerler oldu.Fırsatım olsa tekrar giderim:))
Merhabalar. Öncelikle çok detaylı ve anlaşılır anlatmışsınız. Teşekkür ederim. Biz Haziran ayında oğlum eşim ve ben roma seyahat planımız bar. Kalacak bölge olarak Trastevere bölgesini düşünüyoruz. Acaba bütün bu saydığını rotayı bu bölgeden yürüyerek gezmemiz mümkün mü? Bir de bu bölgesinin havaalanına ulaşımı zor mu? Vereceğiniz bilgiler için Teşekkür ederim.
Her yol Roma’ya çıkar derler ama benim yolum bir türlü çıkamadı şu şehre.
Günübirlik de olsa Brindisi’yi görme fırsatını yakalamıştım. Güzel coğrafya, sanatın, Avrupa medeniyetinin merkezi.