Berlin Müzeleri

Berlin, ev sahipliği yaptığı yüz yetmişten fazla müzeyle Almanya’nın yaratıcı başkenti. Aynı zamanda Avrupa’nın en ilgi çekici kültürel enerji merkezlerinden olan Berlin’de, mimari, sanat, müzik, film, dans ve tiyatro mensubu olan en yenilikçi zihinler bilgi alışverişinde bulunarak pek çok farklı kültürden ilham alıyorlar. Sanat ve tarih kokan, düşünen ve yaratan ruhlar için hoşgörülü bir yuva Berlin’in dünyaca ünlü olduğu kadar pek çok tematik müzesi de bulunuyor.

Berlin’de Gezilmesi Gereken Müzeler

1. Bergama Müzesi

Müzeler Adası’nda yer alan beş müzeden biri olan Bergama Müzesi (Pergamonmuseum), 1930’dan bu yana, Bergama Zeus Sunağı, Milet’in Market Kapısı, İştar Kapısı ve Mshatta Alınlığı gibi dünyanın en değerli arkeolojik buluntularına ev sahipliği yaptığı gibi, İznik Çinileri’nin de sergilendiği önemli bir müze. Bu derece önemli olması, kuşkusuz Bergama ve Milet’ten getirilen eserlerle oluşturulan koleksiyonuyla açıklanabilir. Bunların dışında müzenin en önemli eserlerinden bazıları ise, Bergama Athena Tapınağının Girişi, Bergama’dan Athena Heykeli ve Halep Odası.

2. Eski Müze 

Tarihi Nefertiti Büstü’nü barındıran ve Berlinli sanatçı Adolph von Menzel’in en geniş koleksiyonunun da bulunduğu Eski Müze (Altes Museum), on dokuzuncu yüzyıl Alman ve Fransız sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapıyor. Yunan Kronit tapınakları tarzında inşa edilen müzede Yunan ve Roma dönemine ait pek çok eserin yanı sıra, Milattan Önce altıncı ila dördüncü yüzyıllara ait Yunan tarzı vazoların yer aldığı müzenin yapımı, Karl Friedrich Schinkel’in isteği üzerine 1830’da tamamlanmış.

3. Yeni Müze 

İkinci Dünya savaşında bombalandıktan sonra İngiliz mimar David Chipperfield tarafından onarılan Yeni Müze (Neues Museum), 2009’da yeniden açıldı. Mekânsal ve içerik açısından üç koleksiyona ait Mısır medeniyeti ağırlıklı olmak üzere antik dönem eserlerinin sergilendiği müze, şıklığın ve sadeliğin buluştuğu, tüm ilgiyi eserlerinde toplayan bir mekan.

4. Yahudi Müzesi 

Soykırıma uğrayan Alman Yahudilerine adanan ve çinko kaplı dış cephesiyle etkileyici bir yapı olan Yahudi Müzesi (Jüdisches Museum Berlin), on sekizinci yüzyılda inşa edilmiş eski bir mahkeme binası ile Daniel Libeskind tarafından dekonstrüktivizm stilinde tasarlanmış yeni bir bina olmak üzere iki bölümden oluşuyor.  Berlin Yahudi Müzesi, dördüncü yüzyıldan bu yana Almanya’daki Yahudilerin sosyal, politik ve kültürel tarihini sunarak savaş sonrası Almanya’da Yahudi Soykırımı’nın yankılarını da içeren ilk müze.

5. Charlie Kontrol Noktası 

Doğu Almanya’dan kaçmak isteyenlerin kullandığı sahte plakalı arabalar, kaçış tünellerinin detaylı fotoğrafları, iltica balonları ve uçakları ile bölünmüş şehrin hikâyesini sergileyen Charlie Kontrol Noktası (Haus Am Checkpoint Charlie); Doğu ve Batı Berlin arasındaki ittifak birliklerinde görev yapanların karşılaşma noktası olarak kullanılmış. Soğuk Savaşın kalıntılarından bariyerler, geçiş noktası sinyal sistemi ve Berlin Duvarı Anıtının sergilendiği Checkpoint Charlie’de bu noktada geçmiş tarihlerde dünya savaşına neden olabilecek büyüklükte olan ama atlatılan krizler, billboardlar şeklinde anlatılıyor.

6. Charlottenburg Sarayı 

Ziyaretçilerine on yedinci ve yirminci yüzyıllar arasındaki Hochenzollern kraliyet kültürünü yaşatan ve günümüzde müze olarak hizmet veren Charlottenburg Sarayı (Charlottenburg Museum), Berlin’in en eski sarayı. Almanya’nın Fransız tarzında düzenlenmiş ilk Barok bahçesinin yanı sıra, sarayın içinde yer alan Romantizm Galerisi, Mısır Müzesi yanında Queen Luise Anıtı, Porselen Müzesi (Belvedere) ve Schinkel Köşkü de görebileceğiniz yerler arasında.

7. Çağdaş Sanat Müzesi 

Hamburger Bahnhof olarak anılan yerde bulunan Berlin Çağdaş Sanat Müzesi (Museum für Gegenwart), Almanya’daki ilk tren istasyonlarından biri olan tarihi binada Avrupa’nın en cesur çağdaş sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapıyor. Birbirinden yenilikçi ve ilham verici çağdaş sanat çalışmalarının sergilendiği müze, Ulusal Galeri’nin (Nationalgalerie) çağdaş sanatlara ayırdığı daimi sergi mekânı. Alışılmışın dışında tavan yüksekliklerine sahip tarihi salonlar; modern, geometrik açıdan yalın kat planlarına sahip ek binalarla iç içe geçmiş durumda.

8. Harf Müzesi 

2005’te kurulan ve dünyada türünün ilk örneği olan Harf Müzesi‘nin (Buchstabenmuseum) koleksiyonu yalnızca ön kayıt yaptıran ziyaretçilere rehberli bir tur kapsamında gezdiriliyor. Her boyutta ve pek çok farklı malzemeden üretilmiş olan harf ve yazı setleri ile piktogramların yer aldığı müzede objelerin kendisi ile birlikte harflerin, yazıların ve işaret sistemlerinin gelişiminin araştırılmasına hizmet etmek için bunların oluşum ve üretim öyküleri, ayrıca bunların tarihi belgelendiriliyor.

9. Alman Sinematek 

Avrupa’nın benzersiz müzelerinden olan Alman Sinematek (Deutsche Kinemathek), içerisinde barındırdığı Film ve Televizyon Müzesi ile birlikte, 1962’deki kuruluşundan itibaren sessiz sinemanın altın yıllarından başlayarak günümüze kadarki Alman sinema tarihini gözler önüne seriyor. Pek çok kalıcı serginin yanı sıra, sinemaya dair çarpıcı süreli sergilere de ev sahipliği yapan müze Potsdamer Platz’da yer alıyor. Yapının en alt katında ise Arsenal Sineması bulunuyor.

10. Bakır Gravür Sanatı Koleksiyonu 

Staatliche Museen zu Berlin olarak bilinen Bakır Gravür Sanatı Koleksiyonu (Kupferstichkabinett), yalnızca Almanya’nın en büyük grafik koleksiyonu olmakla kalmayıp dünyanın da en önemlilerinden biri. 550 binin üzerinde baskı grafik eserler ile yaklaşık 110 bin çizim, sulu boya, pastel ve yağlı boya eskizlerini kapsayan müze koleksiyonu Orta Çağdan günümüze kadar Avrupa kökenli çizimler ve baskı grafikleri ile, el yazmaları, orijinal grafikli kitaplar, portföy eserler, eskiz kitaplar, topografik görüntüler ve baskı plakalarını da kapsıyor.

Berlin müzeleri on maddeyle sınırlı değil. Eğer bu kentte birkaç gün geçirebilecek kadar vaktiniz varsa, pek çok tematik müzeden ilgi alanınıza uygun koleksiyonlar keşfedebilir ve Berlin müzelerinin keyfini çıkarabilirsiniz.